Bakara 2:6. Ayet

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

(Bakara 2:6)

اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا سَوَٓاءٌ عَلَيْهِمْ ءَاَنْذَرْتَهُمْ اَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ

Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. (DİB meali)

Genel olarak meal, tefsir vb kaynaklarda ayete yukarıdakine benzer anlamlar verilerek açıklanmıştır.

Oysaki ayet yakından incelediğinde, farklı anlamı olduğu görülecektir.

أَأَنذَرْتَهُمْ E enzertehum:

أَأَنذَرْتَهُمْ E enzertehum kelimesi; أَ(e) + أَنذَرْتَ (enzerte) + هُمْ(hum) kelimelerinden oluşmaktadır.

  • أَ “E” kelimesi, başlangıçtaki elif “أَ” (e) harfi, hangisinin ne anlama geldiğini sorgulamak veya.. mı, ..mi, ..dir gibi yardımcı fiil olarak kullanılır.
  • أَنذَرْتَ “Enzerte” kelimesi; نذر (nzr) kök kelimesinden türemiştir.

نذر “Nzr” kelimesi; ikaz etmek, haber vermek, ihbarda bulunmak, izlemek, gözlemlemek, gözü üzerinde olmak, zihinsel baskı veya endişe duymak, kontrol etmek, yakalamak, çok dikkatli olmak (ihmal etmenin tam tersi), tetikte olmak, ihtiyatlılık (ihmalin zıttı), anlamlarında kullanılır.

أَنذَرْتَ “Enzerte” kelimesi; dilbilgisi kurallarına göre, dişil bir sıfattır ve aynı zamanda İsm-i tafdil olarak da adlandırılan ve fiilin başlangıcına elif eklenerek yapılan, emir kipi bir sözlü isimdir.

کَبَرَ Kebere kelimesinden أَکبر ek’ber,

نَزَلَ Nezele kelimesinden أَنزل en’zel,

فَعَلَ Feale kelimesinden أَفعل ef’al kelimesinin türetilmesi gibi.

أَنذَرْتَ Enzerte kelimesinin son harfi olan تَ (te) harfi bize, نذر nezir fiilinin veya kök kelimenin anlam listesindeki tam karşılığını seçmemize yardımcı olur. “İkaz edilmek, haber verilmek, tehdit edilmek, gözlemlenmek, gözetlenmek, zihinsel baskı altında olmak, endişe ve kaygı altında olmak” ile bunların isim ve sıfatları olan “alarm, zihinsel baskı, (endişe verici anlamlarda kullanılmış ihmalin zıttı olan) kaygı, endişe, gözlem, dikkat, tetikte olma, tedirginlik, uyanıklık.”

https://www.almaany.com/tr/dict/ar-tr/%D8%A7%D9%86%D8%B0%D8%B1/

Bu açıklamalar çerçevesinde أَنذَرْتَ enzerte kelimesinin; endişe verici, ihtiyat/uyanıklık, tedirginlik olarak manalandırıması uygun olacaktır.

  • هُمْ (Hum) kelimesi, أَأَنذَرْتَهُمْ e enzertehum ifadesinde “onların” anlamına gelen üçüncü şahıs çoğul zamirdir.
  • أَمْ لَمْ (Em lem) ifadesindeki أَمْ “em” kelimesi, isim olarak anne için kullanılan kelime ile aynı olduğu ve fiilinin annemizin nitelikleri, özellikleri ve eylemlerine atıfta bulunduğu iki kelimedir.
    • Annemiz ilk liderimiz, annemiz ilk komutanımız, annemiz ilk yönetmenimiz, annemiz ilk eğitmenimiz, annemiz bizi yönlendirendir.

أَمْ “Em” kelimesinin; fiili yönlendirmek, emretmek, rehberlik etmek, yönlendirmek, yönelmek, kendine çekmek, dönmek, geri çekilmek, hareket etmek, koşmak, onarmak, gidermek anlamları olduğu gibi, أَمْ (em) kelimesi aynı zamanda iki veya daha fazla şey arasından herhangi bir şeyi seçmek yanı sıra başka bir şeyin kaynaklandığı, şekillendiği veya geliştiği yeri veya noktayı oluşturan bir şey anlamında da kullanılır.

لَمْ “Lem” kelimesi fiil olarak cümleyi reddetmek için değil, kişinin düşüncelerine veya   fikirlerine konsantre olmak, belirli örneklerden veya kanıtlardan genel bir sonuç çıkarmak için kullanılır. Aynı kelime لَمْ “lem” aynı zamanda جَمَعَ “cemea” fiilini ifade etmek için de kullanılır,

جَمَعَ “Cemea” kelimesi; biriktirmek, toplamak, bir araya getirmek, kademeli olarak bir kütle   toplayarak veya bir şeyden bir miktar alarak veya bir şey toplayarak elde etmek, bir dizi insandan toplamak veya almak, bir takım insanlardan toplamak veya elde etmek, parça veya üye olarak sahip olmak, aşırıya kaçmak, tıkanıklıkla etkilemek, kendi içinde sahip olmak veya tutmak, tutabilmek, dağınık olanların bir araya gelmesi anlamlarındadır.

لَمْ “Lem” kelimesi fiil veya fiilimsi isim ile geldiğinde Bakara 2:6 ayetinde olduğu gibi     değil anlamında olumsuzlayıcı olarak kullanılmaktadır.

  • تُنذِرْهُمْ (Tunzirhum) kelimesi تُنذِرْ + هُمْ kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır.

تُنذِرْ “Tunzir” kelimesi de yukarıda incelediğimiz أَأَنذَرْتَهُمْ (e enzertehum) kelimesi gibi نذر (nzr) kök kelimesinden türemiştir. Başındaki ت (te) harfi kelimeyi fiilimsi isim yapar.

Yukarıdaki paragraflarda bahsettiğimiz fiilimsi isim olan نذر (nzr) kelimesi; korkutan, teyakkuz hali, ikaz edilen, izlenen, zihinsel baskı altında, endişe verici, kuruntu, tetikte olmak, ihtiyatlı olmak anlamlarına geldiğinden تُنذِرْ (tunzir) kelimesi, “dikkat” anlamına gelecek şekilde tercüme edilecektir.

Bunun nedeni, endişe verici uyanıklık, uyanıklık, bir şeyi fark etme, bir şeye göz kulak olma, tedirginliğin, zihinsel baskı ve kaygının, özellikle “dikkatimizi” çeken bir şeyi fark ettiğimizde “dikkatimizi” çekmesidir.

Dolayısıyla, تُنذِرْ tunzir kelimesinin doğru anlamı “dikkat” olmalıdır ve “هُمْ” (hum) yine “onların” anlamına gelen üçüncü şahıs çoğul zamirdir.

تُنذِرْهُمْ “Tunzirhum” ifadesi, doğru bir şekilde “onların dikkati” ni ifade etmektedir.   

كَفَرُواْ “Keferu” kelimesi bir şeyi örtmek, gizlemek, saklamak anlamında olanکفر (k+f+r) kök kelimesinden türemiştir.

کفر “Kefera” kelimesi yeryüzünde toprağın altında tohumları gizleyen anlamında kullanılmıştır.  Günümüzde ALLAH ın gönderdiği mesajı kabul etmeyen anlamında kullanılmaktadır. 

کفر (Kfr) kelimesi; örtü, kaplama, kefen, mühür, gizleme, örtme, dönek, düşüncesizlik, densizlik, izansızlık, anlayışsızlık, düzensizlik, imansız, sadakatsiz, nankörlük anlamlarına gelmektedir.

Bakara 2:6

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ سَوَآءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنذِرْهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ

  • إِنَّ İnne                   : o,
  • الَّذِينَ Ellezine               : ki onlar,
  • كَفَرُواْ Keferu                : o nankörler / sadakatsizler / dönekler,
  • سَوَآءٌ Sevaun                : kötülük yapıyorlar,
  • عَلَيْهِمْ Aleyhim             : kendileri üzerine, kendi kendilerine
  • أَأَنذَرْتَهُمْ Eenzertehum  : endişe verici uyarıları / tedirginlikleri / ihtiyatlıkları mı
  • أَمْ Em                            : çeker
  • لَمْ Lem                          : olumsuzluk
  • تُنذِرْهُمْ Tunzirhum       : dikkatlerini
  • لاَ La                             : ne de
  • يُؤْمِنُونَ Yu’minune      : sözlerinde duruyorlar, gereğini yapıyorlar

O sadakatsiz (nankör) olanların kendilerine kötülük yapmalarının tedirginliği (endişe duydukları; uyarılar / kaygıları / tetikte olmaları / ihtiyatlıkları) onların ne dikkatlerini çekiyor ne de gereğini yapıyorlar? (Tedirginliklerine / kaygılarına inanmazlar mı? Tedirginliklerinin gereğini yapmazlar mı?)

وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَٓا اَلْفَيْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَاۜ اَوَلَوْ كَانَ 

اٰبَٓاؤُ۬هُمْ لَا يَعْقِلُونَ شَيْـًٔا وَلَا يَهْتَدُونَ

Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun!” denildiğinde, “Hayır, bilakis biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuza uyarız!” derler. Peki ama, ataları bir şey anlamayan, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı?

Bakara 2:170
Yayınlanan <a href="http://kimsin.kim/category/carpitilan-kavramlar/" rel="category tag">Çarpıtılan Kavramlar</a> Takip edilen <a href="http://kimsin.kim/tag/bakara-6/" rel="tag">bakara 6</a>, <a href="http://kimsin.kim/tag/e-enzertehum/" rel="tag">e enzertehum</a>, <a href="http://kimsin.kim/tag/sevaun-aleyhim/" rel="tag">sevaun aleyhim</a>, <a href="http://kimsin.kim/tag/tunzirhum/" rel="tag">tunzirhum</a> Bir yorum yapın